31 Mayıs 2008 Cumartesi

Tavuk Kanadı "Kanatlandı" !

Piknik sezonu, tavuk kanadı fiyatlarını katladı. Kışın kilosu 3.80 YTL olan 1 kilo kanat, Mayısta 10 YTL' yi aştı. Tavuk kanadı fiyatlarının, talebe bağlı olarak yaz aylarında daha da artması bekleniyor.

Beyaz Et Toptancıları ve Perakendecileri Derneği Başkanı Demir Kunter, piknik sezonunun açılmasıyla mangalcıların 'gözdesi' tavuk kanadının fiyatının bir miktar arttığını ancak bunun normal olduğunu söyledi.

Kanada yönelik talebin piknik sezonu olan mayıs-eylül aylarında doruk noktaya ulaştığını belirten Kunter, "Kanat, tavuğun yüzde 10'unu oluşturuyor. Mangalcıların 'illa ki kanat' ısrarı ise fiyatları haliyle artırıyor." dedi.

Kanatın fiyatında abartılı bir artış yaşanmadığını dile getiren Kunter, "Belgrat ormanlarında pikniğe giden vatandaş, oradaki satıcılardan fahiş fiyata kanat almak zorunda kalabilir. Ancak alışveriş merkezleri ve marketlerde fiyatlar o kadar da yüksek değil."diye konuştu. Tavuk kanadının şu an toptan 4.5-5 YTL, perakende ise 7-8 YTL satıldığını vurgulayan Kunter, "Üretim normal, ancak herkes kanata hücum ederse fiyatlar haliyle artar. Şu an bizden 4.5-5 YTL arasında çıkışı var. Perakendede ise, 7-8 YTL arasında satılıyor. Kanat fiyatı, talebe göre bir miktar daha artabilir. Ancak illa ki kanat yemek şart değil. Diğer tavuk ürünleri de aynı lezzete sahip. Üstelik bütün tavuğun fiyatında ciddi bir artış olmadı. Tavuğun maliyet fiyatı 3.25 YTL. Ancak bazı üreticiler toptan 3 YTL'ye satış yapıyor. Türkiye'de üretim halkın tüketiminden fazla olduğu için fiyatlar çok fazla artmıyor. Şu an perakende de bazı yerlerde kilosu 3 YTL'den tavuk satanlar var. Genel fiyatlar ise 4-4.5 YTL arasında değişiyor."şeklinde konuştu.

Kunter, mangalcılara kanat yerine fiyatı daha uygun olan but pirzola yemelerini önerdi.

Tavuk kanadının mangalcı nezdinde itibar kazanması, 10 yıl öncesine dayanıyor. Son 15 yıldır beyaz et sektörünün gerek ürün geliştirme, gerekse ambalajlama tekniklerinde hızlı yol kat etmesi, bir zamanlar çöpe atılan kanadı mangalın vazgeçilmezi yaptı.

Tavuk üreticilerinin özel soslayıp paketlerde sattığı kanat fiyatlarında yazın yaşanan artış, üreticileri bile şaşırtıyor.

29 Mayıs 2008 Perşembe

Muayenehanelerde POS Cihazı Devri

Hekimler, 1 Haziran`dan itibaren POS cihazı kullanmaya başlayacak. Artık bütün muayenehanelerde POS cihazı bulundurulacak. Serbest çalışan hekimler, diş hekimleri ve veteriner hekimler, 1 Haziran `dan itibaren muayenehanelerinde, POS cihazı bulunduracak. Hekimler, 1 Haziran `dan itibaren kredi kartı ile ödemelerde, hastalarına sadece bu POS `lardan çıkan belgeleri verecek. Müşteri talep etse bile başka bir belge düzenlemeyecekler. Hekimler nakit ödemelerde ise yine serbest meslek makbuzu düzenleyecekler. İş yerlerinde POS cihazı bulundurmayan hekimlere para cezası uygulanacak. 2008-05-28 TRT

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Bahar yorgunluğundan kurtulmanın 8 püf noktası


ÇİĞ MEYVE VE SEBZE TÜKETİN

Çiğ sebze ve meyve ağırlıklı beslenin, unlu gıdalar, et ve süt ürünlerinden
siyah çay ve kahveden mümkün olduğunca uzak durun.

ARINMA SAATLERİNİ DİKKATE ALIN

Çiğ sebze ve meyveleri ağırlıklı olarak bedenimizin doğal olarak bir arınma
ve temizlenme içerisinde olduğu akşam 8 ile öğlen 12 saatleri arasında
yiyin. Böylelikle bedeniniz doğal olarak toksin atım prosesine girdiğinde
ona destek olacak, kendini temizlemesine yardımcı olacaksınız.

BOL BOL SU İÇİN

İçtiğiniz suyun ph değerini kontrol edin, 6 ve üzerinde ph değeri olan
suları tercih edin (bu da bedeninizin toksin atımına destek olacaktır.

HAREKET EDİN VE DİNLENİN

Bol bol yürüyüş yapın; ormanda, deniz kenarında yürüyün ve lütfen yürüyüş
yaparken aynı zaman konuşmaya çalışmayın.. Bana göre doğada yapılan bir
yürüyüş hiç durmadan konuşuyor, sohbet ediyorsak nefesimiz doğal nefesten
uzaklaştığı için yararlı olacağına zararlı bile olabilir!

NEFESİNİZE DİKKAT EDİN

Bedenin kendini yenilemesi, toksin atabilmesi için açık, doğal nefes
gerekli. Çoğumuz nefes alma kapasitemizin sadece yüzde 30'kunu kullanıyoruz.
Bunu arttırmadığımız müddetçe ne yaparsak yapalım ihtiyacımız olan arınmayı
ve yenilenmeyi sağlayamayabiliriz

KENDİNİZİ İFADE EDİN

İnsanın ister sözel ister yazarak ifade etmesi en güzel arınma metodlarından
biridir. Şiir yazın, günlük yazın, hedeflerinizi, isteklerinizi yazın, resim
yapın, şarkı söyleyin, konuşun. Kendinizi ifade edin!

GÜNEŞLENİN

Her gün en az 1 saat güneşte kalmaya çalışın. Bahar ayları güneşin henüz
rahatsız etmediği bir sıcaklıkta olduğu için bize güneşin en faydalı olduğu
dönemdir. Güneş ışığından bol bol faydalanın.

SESSİZ KALIN

Gün içerisinde en az bir saat yalnız kalın, gözlerinizi kapatın ve içinize
dönün; dinlenin. Sessiz kalmak, kendi içimize dönüp iç dünyamızda dinlenmek,
rahatlamak bir kişinin sağlıklı olabilmesi ve kalabilmesi için en önemli
unsurlardan biri.

27 Mayıs 2008 Salı

Mahallede pittbul isyanı

İZMİR'in Güzelbahçe İlçesi'nde travestiler tarafından beslendiği ileri sürülen 3 pitbull köpeğin, dişi bir sokak köpeğini parçalaması mahallede korku saldı. Olaya tanık olan mahalle sakinlerinden avukat Yasemin İnceoğlu, pitbull'ların asıl hedefinin çocuklar olduğunu, sokak köpeği sayesinde olası bir faciadan döndüklerini söyledi.
Güzelbahçe 742 sokakta önceki akşam, travesti oldukları öne sürülen E.Ö., A.E. ve D.G. tarafından serbest bırakılan pitbull cinsi 3 köpek, iddiaya göre sokakta oyun oynayan 20'ye yakın çocuğun üzerine doğru koşmaya başladı. Evlerine kaçışan çocuklardan biri, köpeklerle başbaşa kaldı. Bu sırada saldırgan köpekler, çocuğa zarar vermeden, 4 yavrusu bulunan ‘Arap’ isimli sokak köpeğine saldırdı. Anne köpeği parçalayan 3 pitbull, daha sonra sahipleri tarafından evlerine alındı.
'GÖZLERİMİZİN ÖNÜNDE KÖPEĞİ PARÇALADILAR'
Son 1.5 yılda polise 30'un üzerinde şikayet dilekçesi veren ve çocuklarını bu yüzden artık sokağa bırakamaz hale geldiklerini belirten mahalle sakinlerinden Şinasi Çayırpınar, Lütfi Çalışkan ve avukat Yasemin İnceoğlu, soluğu karakolda aldı. Şinasi Çayırpınar, “Pitbull'ları besleyenlerle konuştuk, güzelce uyardık. Ne dediysek değişen bir şey olmadı. Polise şikayetçi olduğumuzu söylüyoruz. Ancak köpekler herhangi birimize henüz bir şey yapmadığı için işlem yapamıyorlar. Polislerin de elleri kolları bağlı. Gözlerimizin önünde anne köpeği parçaladılar. Eğer o köpek olmasaydı, çocuğa saldıracaklardı. Allahtan o köpek vardı. Şimdi de onun yavruları öksüz kaldı. Köpeği parçalayan 3 pitbull'un sahibinden sadece ‘hayvana kötü muamele etmek’ suçundan şikayetimiz kabul edildi. İlla gözümüzün önünde parçalanan köpek gibi, çocuklarımız da mı zarar görmeli” dedi.
'YA ÇOCUKLARIMIZA BİR ŞEY OLSAYDI'
Şikayetçi olanlardan Lütfi Çalışkan da “Saldırgan olan bu köpeklerden bir değil 3 tane besliyorlar. Bir de serbest bırakıyorlar. Bu güne kadar çocuklarımıza ya da bize bir şey olmadıysa bu tamamen şans” diye konuştu. Avukat Yasemin İnceoğlu ise şunları söyledi: “Sokağa aile ziyaretine gittik. Birden bir bağırış koptu. Bütün çocuklar evlerin bahçelerine kaçtı. Benim oğlum da onların arasındaydı. Bir çocuk 3 köpekle sokakta baş başa kaldı. Tam çocuğa doğru yöneldiler, o sırada bir köpeği görüp ona koştular. Küçük çocukların gözleri önünde köpeği kısa sürede paramparça yaptılar. Eğer köpek olmasaydı şimdi o çocuk ölmüş olabilirdi. Yetkililer bir an önce bu konuda tedbir alsın. Ne gerekiyorsa yapacağım. Yetkililere ulaşıp, köpeklerin o evden alınmasını isteyeceğim. Biz çocuklarımızı sokakta bulmadık.”
ÇOCUKLAR EVDEN ÇIKMAYA KORKUYOR
Pitbull'ların beslendiği üç katlı evin hemen karşısında oyun parkı bulunuyor. Evlerinden çıkmaya korkan çocuklar, belediye tarafından yapılan ve oyuncaklar konulan parka sadece evlerinin balkonlarından bakabiliyor.
3 pitbull cinsi köpeğin sahibi olan E.Ö., A.E. ve D.G.'nin kendilerine karşı yapılacak bir saldırı olasılığına karşı ve evlerini korumak için pitbull cinsi köpek besledikleri belirtildi.
2004 yılında çıkan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun 14'üncü Maddesine göre ‘Pitbull Terrier, Japanese Tosa gibi tehlikeli hayvanları üretmek, sahiplendirmek, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak, takas etmek, sergilemek, hediye etmek’ yasak.

kaynak : http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9032306.asp

bayer kiltix tasma

bayer kene ilacı, kene ilacı satış, kene ilaç fiyatları, bayer ılaç fabrıkası pıre kene tasmaları, bayer kiltix tasma fiyat , frontline fiyat, frontline damla fiyatı, frontline fiyatı, kene ilaçları fiyatları, köpek için pire engelleyici tasma, petshop, fiprovet fiyat, veteriner kene ilaç, hills kedi maması fiyatları, proplan kedi maması fiyatları

26 Mayıs 2008 Pazartesi

Böcek ve kuşlar kene sayısını azaltır mı?

25 Mayıs 2008
Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zati Vatansever, doğada kene yumurtalarını tüketebilecek avcı böceklerin bulunduğunu, birçok kuş türünün de konak arama durumundaki erişkin keneleri yiyebildiğini, fakat bunların hiçbirinin kene popülasyonunu kontrol edecek kadar etkili olmadığını bildirdi.
Vatansever, "Kene popülasyonunu azaltmak amacıyla doğaya salınmak istenen keklikler keneyi tüketmenin aksine, kenenin sayısal artışında rol oynarlar. Özellikle Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı virüsü taşıyabilen hylamomma marginatum kenesinin bulunduğu alanlara keklik salmak, çok riskli bir girişim olabilir" dedi.
Kene uzmanı Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zati Vatansever, A.A muhabirine, havaların ısınmasıyla birlikte yeniden ortaya çıkan, sadece bu yıl 8 kişinin ölmesine neden olan ve 2003 yılından beri Türkiye'de kabus haline gelen kene konusunda bilgi verdi.
Vatansever, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlere de sıçrayan, ölümle sonuçlanan ve insanlara korku saçan kene konusunda ülke genelinde bilgi kirliliği ve panik yaşandığını söyledi.
Zati Vatansever'in verdiği bilgiye göre, yeryüzünde yaklaşık 850 çeşit kene bulunuyor. Bunların da 30 çeşidi KKKA virüsü taşıyabiliyor.
KARINCA, BÖCEK, KEKLİK KENE SAYISINI AZALTIR MI?
Kene ile mücadele etmek için Tarım, Çevre ve Sağlık Bakanlıklarının çeşitli çalışmaları olduğunu anlatan Vatansever, son günlerde karınca veya kekliklerin keneleri tüketeceği konusunda bazı haberlerin yer aldığını belirterek, şunları söyledi:
"Doğada kene yumurtalarını tüketebilecek bazı avcı böcekler var. Hatta birçok kuş türü konak arama durumundaki erişkin keneleri yiyebilmektedir. Ancak, bunların hiçbiri kene popülasyonunu kontrol edecek kadar etkili değildir ve günümüzde kenelere karşı predator veya kuş kullanılması ile ilgili hiçbir rasyonel bilimsel eğilim yoktur. Bir de söz konusu kene, KKKA'nın taşıyıcısı hyalomma marginatum olduğunda, durum daha karışık hal almaktadır. Bu kenenin yavru dönemi öncelikli olarak hindi, keklik ve karga gibi yerden beslenen kanatlılarda beslenmeyi tercih eder. Bu nedenle bu gibi hayvanlar keneyi tüketmenin aksine, bu kenenin sayısal artışında rol oynarlar. Daha çarpıcı olanı ise yaptığımız çalışmalarda keklikler üzerinden topladığımız hyalomma marginatum yavrularında KKKA virüsüne de rastlamış olmamızdır. Durum böyle iken herhangi bir ön araştırma yapmadan hyalomma marginatum kenesinin bulunduğu alanlara keklik salmak çok riskli bir girişim olabilir."
KÜRESEL ISINMA KENE POPÜLASYONUNU ARTIRDI
Dünya genelinde kene sayısında ciddi artış olduğunu belirten Vatansever, bunun çevre (ısı ve nem) ve kan emebilecekleri canlıların varlığı ile sıkı sıkıya ilişkili olduğunu söyledi.
Normal koşullarda, bir kene neslinin ancak yüzde 40'ının yeni nesiller üretebilecek kadar yaşadığını anlatan Vatansever, ancak son yıllarda etkisi iyice hissedilmeye başlayan küresel ısınmanın çeşitli ekolojik değişimlere yol açtığını, bunun sonucunda değişen çevre şartlarının kenelerin hayatta kalma oranını yükselttiğini söyledi. Vatansever, "Bunun yanında artan çevre bilinci veya çeşitli sosyo-ekonomik koşullar, yaban hayvanı sayısının artışı da kenelerin sayısal artışı için iyi bir fırsattır" diye konuştu.
TÜRKİYE'DE NERELERDE YAŞIYORLAR Vatansever'in verdiği bilgiye göre, virüs taşıyabilen keneler Türkiye'de Karadeniz iklimi ile step ikliminin kesiştiği bölgelerde bulunuyor. Bu tür keneler bodur meşelik alanları ve yaban hayvanların bulunduğu yerleri tercih ediyorlar.
Bu çerçevede bakıldığı zaman Türkiye'de virüs taşıyabilen keneler için esas odak noktaları öncelikle Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, ikinci sırada da Çankırı, Gümüşhane, Sivas, Kastamonu, Artvin ve Erzurum öne çıkıyor.
Vatansever, virüs taşıyabilen keneler açısından en risksiz bölgelerin Akdeniz ve Karadeniz kıyıları olduğunu belirtiyor.
KKKA AÇISINDAN İSTANBUL RİSK TAŞIMIYOR
Zati Vatansever'in verdiği bilgiye göre, İstanbul'da görülen kene türü ağırlı olarak Ixodes Ricinus. Bu kene genellikle nemli taban örtüsüne sahip ormanlık alanlarda yaygınlık gösteriyor. Türkiye'de en çok Marmara ve Karadeniz bölgelerinin denize bakan kesimleri ve Akdeniz bölgesinin yüksek kesimlerinde görülüyor.
Söz konusu kene Laym Boreliyoz ve kene ensefaliti denilen iki ciddi hastalık taşıyabiliyor. Bu hastalıklar da günümüzde birçok Avrupa ülkesinin başlıca sağlık sorunları arasında yer alıyor. İstanbul da bu bakımdan ciddi risk altında bulunuyor.
KKKA hastalığı ise hyalomma marginatum adındaki kene tarafından bulaştırıyor. Bu kene genellikle orta Anadolu platosu ile Karadeniz Bölgesinin güneye bakan kesimleri arasında yaygınlık gösteriyor. İstanbul'da ise pek gözlenmiyor. Dolayısıyla İstanbul'da KKKA hastalığı açısından bir risk bulunmuyor.
KKKA VİRÜSÜ TAŞIYAN KENE
Türkiye'de 30'un üzerinde kene çeşidi bulunuyor ve bunlar 800'ün üzerinde hastalık taşıyor. KKKA virüsü her kenede bulunmuyor. Bu virüsü özellikle Hyalomma soyuna ait keneler taşıyabiliyor.
Virüs taşıyabilen kene yumurtadan çıktıktan sonra tavşan gibi küçük yaban hayvanları ile yerde beklenen yabani kuşların üzerinde konaklıyor. Erişkin olduğu zaman buradan yere düşüyor, daha sonra da büyük yaban hayvanları, büyükbaş evcil hayvanlar ve insanların üzerine geliyor. Beslenmesini tamamlayan kene tekrar toprağa düşüyor erkek ölüyor, dişi kene ise önce yumurtluyor (bir defada 5-7 bin adet yumurta bırakıyor) daha sonra ölüyor. KKKA virüsü taşıyan bir kenenin yumurtalarının yüzde 3-5'i virüslü çıkıyor.
Erişkin avcı kene konaklayacak bir canlı bulamazsa iklim şartlarına göre ortalama 1 yıl yaşıyor. Artı 16-18 derece sıcaklıkta yaşam süresi 3 yıla kadar çıkıyor.
Büyükbaş yaban veya evcil hayvanlara gelen kene bir defa besleniyor (kan emerek), bu da 10-15 gün sürüyor.
Bu keneler karakter olarak diğer kenelere benzemiyor. KKKA virüsü taşıyabilen Hyalomma soyuna ait keneler "avcı kene" olarak da biliyor. Bu keneler diğer keneler gibi otların üzerinde değil toprakta veya toprak altında saklanıyorlar, titreşimleri, ısı, koku ve nefesteki karbondioksiti hissedebiliyorlar, gözleri olduğu için de avlarını siluet şeklinde görebiliyorlar ve avlarına atlıyorlar.
KORKMAYIN, KİŞİSEL ÖNLEMİNİZİ ALIN
Hangi kene türü olursa olsun, kenelerle bulaşan hastalıklardan korunmak için birinci ve en öncelikli yapılması gereken şey "kişisel korunma önlemlerinin" alınması. Bu konuda Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış kene öldürücü spreyler ile muamele edilmiş elbiselerin kullanılması, kenelerden korunma açısından önem taşıyor.
Özellikle kırsal alanda yaşan, tarlada çalışan kişilerin bunu bir yaşam tarzı haline getirmeleri gerekiyor.
NASIL ÇIKARILMALI
Vücuda kene yapıştığı zaman öncelikle paniklememek gerekiyor, çünkü her kene hastalık taşımıyor. Keneyi bir uzmanın çıkarmasına veya hemen bir sağlık kuruluşuna gitmek gerekmiyor.
Keneyi deriye batmış bir ağaç kıymığı gibi algılamak gerekiyor. Kene elle, peçete, pens veya iple çıkartılabiliyor. Keneyi deriye tutunduğu en yakın yerinden sabit ve yavaş hareketlerle çıkartmak gerekiyor. Keneler kolay kolay patlamıyorlar ve kusmuyorlar.
Kene tutunmasını takip eden ilk 10 günü takip etmek gerekiyor. Ateş, baş ağrısı ve aşırı kırgınlık varsa hemen bir sağlık kuruluşuna gidip kene tutma hikayesini doktora anlatmak gerekiyor.
Bu arada Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkilileri de kenelerin tümüyle yok edilmesinin imkansız olduğunu belirtirken, "bu konuda insanlık aciz kaldı" diye konuştular. Kene ile mücadelede en önemli önlemin "kişisel önlem" olduğunu vurgulayan yetkililer, pikniğe veya yeşil alana giden insanların en azından elbiselerinin kıvrım yerlerine sinek ilacı sıkmaları tavsiyesinde bulundular.

http://www.memurlar.net/haber/110940/

6 Mayıs 2008 Salı

Kene, 7 kişiyi hastanelik etti


KARABUK (IHA) - Karabuk'te son bir hafta icinde 7 kisiyi kene isirdi. 7 kisiden 4'u Kirim-Kongo Kanamali Atesi Hastaligi suphesiyle Ankara'ya sevk edilirken, 3'u de Karabuk'te tedavi altina alindi.

Kenenin isirdigi Sadik Arslan (47) ile ismi ogrenilemeyen bir kadin, Kirim-Kongo Kanamali Atesi Hastaligi suphesiyle Ankara Numune Hastanesi'ne sevk edildi. Eflani'nin Aday koyunde yasayan Suleyman Gokce (68) de kene isirmasi nedeniyle rahatsizlandi. 3 gun once bacagini isiran keneyi kendisi cikaran Suleyman Gokce, yuksek ates nedeniyle Eflani Saglik Ocagi'na gitti. Hemen Karabuk Devlet Hastanesi'ne kaldirilan Suleyman Gokce, Kirim-Kongo Kanamali Atesi Hastaligi suphesiyle Intaniye Servisi'nde tedavi altina alindi. Yuksek atesten dolayi Suleyman Gokce de Ankara'ya sevk edildi.
Karabuk'te, Eflani ilcesi ile Yenice ve diger ilcelerde toplam 7 kisi kene isirmasi sebebiyle tedavi altina alindi. 7 kisiden 4'u Kirim-Kongo Kanamali Atesi Hastaligi suphesiyle Ankara'ya sevk edilirken, 3'u de Karabuk'te tedavi altina alindi.
Il Saglik Muduru Korkut Eren, son bir hafta icerisinde 7 kisiyi kene isirdigini belirterek "Kirim-Kongo Kanamali Atesi Hastaligi ve kene isirmasindan dolayi ilimizde 7 supheli vaka mevcut. Bu 7 kisiden 4'u Ankara'ya gonderildi diger 3 hastanin tedavisi Karabuk'te devam ediyor" dedi.

5 Mayıs 2008 Pazartesi